AİTLİK

Kendininizi hiç bir yere, bir zamana, kişiye, eşyaya ya da ne bileyim bir şeye işte ait hissettiğiniz veya hissetmediğiniz oldu mu? Bu sizi mutlu, suçlu, kaybolmuş, hissettiriyor mu?
Bence bu insanın doğasında var. Yani insan dünyaya gelirken bir arayışla geliyor. Sanırsam bu arayış, bu  merak bu içimizdeki o duygu bundandır. Ama emin olduğum bir şey var ki o da bazılarımızın bu hissi çokça derinden yaşadığı. Bazıları bunu ustalıkla bastırıp doğduğu yere uyum sağlayıp bir süre sonra da o yere, şeye - artık ne derseniz- ait oluyorlar. Bazılarımızda bastıramayıp yahut bastırmayıp ait olduğu yeri bulmaya çalışıyor. Fakat bu yolculukta kendini bulunduğu yere içine doğduğu zamana, insanlara ihanet etmişçesine suçlu hissedebiliyor. Bu hissi yüzünden vazgeçerse aradığı yeri bulmaktan, içindeki o derin duygu dinmedikçe kaybolmuş hissedecek. Fakat hislerine rağmen bu yolculuğa devam ederse ait olduğu yeri bulabilir ya da ait olduğu yerin içine doğduğu yer, zaman olduğunu anlayabilir. Tabi başka ihtimaller de vardır nitekim insanoğlu... 
Kendinizi denizi olan, iklimin daha yumuşak olduğu insanların telaşlı, herkesin bir yoğunluğu olduğu bir yere ya da daha sakin kendi halinde bir yere, edebiyatın daha yoğun yaşandığı bir döneme, daha bilimle iç içe evrenin sırlarını irdeleyen bi zamana... ve sayamıyacağım binlerce ihtimale ait hissedebilirsiniz. Olması mümkün ya da değil... 
Ama ben yine de ait olduğum yeri, şeyi, kişiyi artık her ne ise arayıp bulmak taraftarıyım. İnsan oğlunun amacı bu değil mi zaten. Kendini bulmak...










Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Müzik Değişirse Dans da Değiişir

ÇOCUK

Vazgeçmek